ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARI SUÇU VE CEZASI

Çocuğun cinsel istismarı, fail tarafından 18 yaşından küçük birisinin bedenine cinsel amaçlarla temas edilmesi veya kendi bedenine temasının sağlanmasıdır. Bu eylemler sonucunda çocuğun cinsel istismarı suçu oluşur.

Yazımızda; 

  • Yargıtay kararları,

  • İstismar sayılan eylemler,

  • Çocuğun yaşının önemi,

  • Rızanın geçerliliği,

  • Çocuğun yaşı hakkında hataya düşme, hususları açıklanmıştır.

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Nedir?

Cinsel istismar suçu, failin bir çocuğun vücuduna cinsel amaçla temas etmesi ya da kendi vücudu üzerinde çocuğa cinsel eylemde bulundurmasıdır. Çocuğun cinsel istismarı suçunun oluşması için mağdurun 18 yaşından küçük olması, eylemin cinsel nitelikte olması ve vücut dokunulmazlığını ihlâl etmesi gerekir.

Çocuğun cinsel istismarı suçu şu hallerde meydana gelir:

  • Öpme,

  • Göğüse dokunma, 

  • Kalçaya veya bacağa dokunma, 

  • Sarılma,

  • Vücudun bir bölgesine cinsel amaçla dokunma,

  • Çocuğun özel bölgesine dokunma,

  • Failin kendi vücudunun özel bölgesine çocuğu dokundurması, 

  • Makas alma.

Yukarıda sayılan hallerin ortak özelliği fail ve mağdur arasında cinsel bir amaçla eylem meydana gelmesidir. Dolayısıyla yukarıda sayılan haller sadece birer örnektir. Bu kapsamda cinsel istismar suçu yalnızca yukarıda sayılan hallerde meydana gelmez. Somut duruma göre pek çok cinsel amaçla hareket edilen eylemler cinsel istismar kapsamına girebilir. 

DİKKAT: Mağdur çocuk 15 yaşından büyükse rızasının olup olmadığı ve idrak yeteneği incelenir. Bu durum aşağıda çocuğun rızası başlığında açıklanmıştır.

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Nasıl Oluşur?

Çocuğun cinsel istismarı suçu, failin cinsel saiklerle kendi vücudu veya çocuğun vücudu üzerinde eylemde bulunmasıyla oluşur.

Bu noktada cinsel ilişki meydana gelmişse, çocuğun cinsel istismarı suçu değil, “reşit olmayanla cinsel ilişki suçu” oluşur. Yine bedensel temas içermeyen cinsel eylemlerde çocuğun cinsel istismarı suçu değil, “cinsel taciz” veya kanunda cinsel suçlardan sayılan diğer suçlardan biri meydana gelmiş olacaktır.

Çocuğun Cinsel İstismarı Cezası

Çocuğun cinsel istismarı cezası, 8 yıl ile 15 yıl arası hapis cezasıdır. 

Çocuğun cinsel istismarı vücuda bir organ veya cisim sokulması suretiyle işlenirse verilecek ceza 16 yıl ile 20 yıl arası hapis cezasıdır. Eğer çocuk 12 yaşından küçükse, bu durumda verilecek ceza ise 18 yıl hapis cezasından az olmayacak şekilde verilecektir.

Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Cezası

Çocuğun nitelikli istismarı cezası, cinsel istismar suçundan verilecek olan cezanın yarı oranında artırılmasıdır. Yani çocuğun cinsel istismarından 10 yıl hapis ceza alacak biri, çocuğun nitelikli cinsel istismarından 15 yıl ceza alacaktır.

15 Yaşından Küçük Çocuğun Cinsel İstismarı Cezası 

15 yaşından küçük çocuğun cinsel istismarı cezası, 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu durumda cinsel istismar eylemi sarkıntılık düzeyinde kalmışsa verilecek ceza 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır. 

15 yaşından küçük çocuğun cinsel istismarında, çocuğun rızası geçerli değildir. Bu anlamda 15 yaşından küçük veya 15 yaşından büyük olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş çocuklara yönelik cinsel davranışlar doğrudan cinsel istismar suçunu oluşturur.

Eğer mağdur çocuk 12 yaşından küçükse verilecek ceza 10 yıldan az olamaz. Aynı şekilde mağdurun 12 yaşından küçük olduğu ancak sarkıntılık düzeyinde kalan bir istismarın varlığında verilecek ceza 5 yıldan az olamaz.

Cinsel istismarın alt başlığı olarak 15 yaşından küçük çocuğun cinsel istismarı konusunun özel olarak incelendiği yazımız için tıklayabilirsiniz: “15 yaşından küçük çocuğun cinsel istismarı ve cezası”

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçunda Rıza

Çocuğun cinsel istismarı suçunda, çocuk 15 yaşından büyükse ve eyleminin hukukî anlam ve sonuçlarını kavrama yeteneği bulunuyorsa, çocuğun rızası geçerli sayılır. Ancak çocuğun cinsel istismarı suçunda rızanın varlığından bahsedebilmek için eylemin cinsel ilişkiye varmaması gerekir.

Çocuk 15 yaşından küçükse veya 15 yaşından büyük olmakla birlikte eyleminin hukukî anlam ve sonuçlarını kavrama yeteneği gelişmemişse, çocuğun rızası geçersiz sayılır. Çocuğun eyleminin hukukî anlam ve sonuçlarını kavrama yeteneğinin gelişip gelişmediği her somut dosyada özel olarak incelenir.

Çocuğun cinsel istismarı suçunda rıza, açık ve örtülü olmak üzere 2 şekilde incelenir. Açık rıza, mağdur çocuğun açıkça bu eyleme rızasının bulunduğunu beyan etmesi ya da belirtmesidir. Örtülü rıza ise çocuğun eyleme olumlu bir tepki vermesidir. 

Çocuğun cinsel istismarı suçunda, mağdur çocuğun rızasının geçerli olabilmesi için çocuğun 15 yaşından büyük ve fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin bulunması gerekir.

DİKKAT: Eğer 15-18 yaş aralığında bir çocukla cinsel ilişkiye varan bir birliktelik gerçekleşmişse bu durumda cinsel istismar suçu değil, “reşit olmayanla cinsel ilişki” suçu oluşmaktadır. 

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçunda Failin Çocuğun Yaşı Hakkında Hataya Düşmesi

Çocuğun cinsel istismarı suçunda çocuğun yaşı hakkında failin hataya düşmesi mümkündür. Ancak bunun için failin düştüğü hatanın esaslı ve kaçınılmaz olması gerekir. Ayrıca failin çocuğun yaşı hakında şüpheye düşerek hareket etmemesi gerekir. Çünkü bu durumda şüphe bilmeye eş değer olarak kabul edilir.

Çocuk 15 yaşından küçük olmasına rağmen failin 15 yaşından büyük zannetmesi ve rızasının varlığı dolayısıyla cinsel eylem gerçekleştirdiği durumlarla karşılaşılmaktadır. Bu noktada failin eylemi her ne kadar basit nitelikte cinsel istismar kapsamında olsa da, fail rızanın varlığı konusunda hataya düşmektedir. Sonuç olarak bu tip bir durumda fail hataya düştüğü için cinsel istismar suçundan sorumlu tutulmaz.

Yargıtay uygulamasına göre, failin mağdurun yaşı hakkında hataya düşmesinin esaslı ve kaçınılmaz olduğunun tespiti için incelenmesi gereken haller şunlardır:

  • Fail ve mağdurun bulunduğu çevre, 

  • Fail ve mağdur arasındaki ilişki (okul, sokak veya sosyal medya vb.), 

  • Mağdurun fiziksel görünüm itibariyle kaç yaşında gösterdiği, 

  • Mağdur resmi bir hastanede doğmamışsa gerçekte kaç yaşında olduğu,

  • Mağdurun faili yaşı konusunda yanılmasına etki eden hususlar.

DİKKAT: Yukarıda yer alan inceleme hususları ve hemen aşağıda yer alan raporlar noktasında mahkeme kendiliğinden inceleme yapmazsa mutlaka avukat tarafından bu hususların talep edilmesi gerekir. Zira bu hususlar dosyanın aydınlatılması için son derece önemlidir.

Çocuğun cinsel istismarı suçunda failin çocuğun yaşı hakkında hataya düştüğünü iddia ederse, çocuğun gerçek yaşının tespiti için mahkemece şu hususların tespiti avukat tarafından istenmelidir:

  • Mağdurun nerede doğdunun araştırılarak resmî bir kurumda doğduysa bunun tespiti,

  • Mağdur resmî bir kurumda doğmamışsa fizikî görünümü ve gelişimi gözlemlenerek bunun tutanağa geçirilmesi,

  • Kemik grafilerinin çektirilerek rapor alınması,

  • Tam teşekküllü bir hastaneden radyoloji uzmanı dahil olmak üzsere ayrıntılı rapor alınması.

Yargıtay görüşünün de bu şekilde olduğu görülmektedir:

“…Mağdurenin suç tarihi itibarıyla 14 yıl 9 aylık olması, sanığın aşamalarda mağdurenin kendisine 17 yaşında olduğunu söyleyip esasen 15-16 yaşlarında olduğunu tahmin ettiği yönündeki savunması ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, mevcut doğum tutanağına göre hastane doğumlu olmadığı anlaşılan ve hakkında Sakarya Eğitim Araştırma Hastanesince radyoloji uzmanının yokluğunda düzenlenen 21.06.2011 tarihli rapora göre on beş yaşı içerisinde olduğu tespit edilen mağdureye ait eski grafilerin ilgili yerlerden temininin ardından içinde radyoloji uzmanının da bulunduğu sağlık kurulundan rapor alınıp, gerektiğinde Adlî Tıp Kurumundan da görüş sorularak suç tarihindeki gerçek yaşının bilimsel olarak saptanması ve on beş yaşını bitirmediğinin tespiti hâlinde olayda 5237 sayılı TCK'nın 30. Maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı tartışıldıktan sonra sanığın hukukî durumunun tayin ve takdiri gerektiği (...)” (Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 16.02.2022 tarih, 2021/9571 Esas ve 2022/1315 Karar sayılı kararı)

Basit Nitelikte Cinsel İstismar Nedir?

Basit nitelikte cinsel istismar, mağdur çocuğun, göğüslerine, kalçalarına, bacaklarına veya cinsel organına dokunulması, öpülmesi veya kucağa alınması gibi cinsel amaçla çocuğa temas edilmesidir.

Basit nitelikte cinsel istismar suçunda, özellikle yukarıda sayılan eylemlerin yanında, el, yanak, baş, kol vb vücut bölgelerine dokunulması eylemlerinin cinsel amaçla yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerekir. Zira bu tür eylemler sıklıkla yanlış anlaşılmaya mahal verebilecek ya da istismar eden kişinin cinsel saikle yaptığı eylemini gizleyebilecek hususlardır.

Sarkıntılık Düzeyinde Kalan Bir Eylemle Çocuğun Cinsel İstismarı

Sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı, ani oluşan ve süreklilik arz etmeyen istismar eylemini ifade etmektedir. Sarkıntılık suretiyle çocukların cinsel istismarı cezası, 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu durumda eğer mağdur çocuk 12 yaşından küçükse, verilecek ceza 5 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır.

Sarkıntılık, ani ve süreklilik arz etmeyen cinsel bir eylemi ifade etmektedir. Ancak bir eylemin sarkıntılık düzeyinde kalan cinsel istismar olarak nitelendirilebilmesi için cinsel saldırı, cinsel ilişki veya basit cinsel istismar boyutuna ulaşmaması gerekir.

Süreklilikten kastedilen, eylemin uzun bir süreye yayılması veya birden fazla kez tekrar edilmesi değildir. Yani temasın yüzeysel, geçici ve hafif olması gerekir. Ayrıca mağdurun vücudunun herhangi bir bölgesine cinsel amaçla dokunulması yeterlidir. Yani mağudurun vücudunun hangi bölgesine dokunulduğu önemli değildir. 

Yargıtay’a göre süreklilik arz etmeyen ve ani olan sarkıntılık eylemleri şunlardır:

  • Öpme,

  • Makas alma, 

  • Göğüse dokunma, 

  • Kalçaya veya bacağa dokunma, 

  • Sarılma.

Özetle sarkıntılık düzeyinde kalan bir fiilin süreklilik arz etmemesi ve ani oluşması gerektiğine dikkat edilmelidir. Yargıtay’ın da görüşü bu şekildedir:

“…TCK'da sarkıntılık; bir kimseye karşı cinsel arzuları tatmin amacıyla işlenen, vücut dokunulmazlığını ihlâl eden, basit cinsel saldırı veya çocuğun basit cinsel istismarı yoğunluğuna ulaşmayan, devamlılık göstermeyen ani ve kesintili davranış veya davranışlar olarak kabul edilmelidir. Birbirini takiben yapılıp mağdurun vücudunun birçok değişik bölgesine dokunma eylemlerinin ani ve kesintili sayılayamayacağı da gözönüne alınmalıdır(…)” (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.06.2020 tarih, 2019/14-221 Esas ve 2020/312 Karar)

Nitelikli Cinsel İstismar Nedir?

Nitelikli cinsel istismar, cinsel istismar suçunun farklı biçimlerde işlenmesi nedeniyle suç karşılığında faile verilecek cezada artırım yapılmasını ifade etmektedir. Bu kapsamda nitelikli cinsel istismar sayılan haller şunlardır:

  • Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi,

  • Suçun insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanarak işlenmesi,

  • Suçun 3. derece dahil kan veya kayın hısımlığı bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey anne, üvey kardeş veya evlat edinen kişi tarafından işlenmesi,

  • Suçun vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile, sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından işlenmesi,

  • Suçun kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi,

  • Suçun 15 yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş çocuklara karşı cebir veya tehditle işlenmesi,

  • Suçun 15 yaşını tamamlamış çocuklara karşı silâh kullanmak sureti ile işlenmesi.

Yukarıda yer verilen hallerde cinsel istismar suçundan verilecek olan ceza yarı oranında artırılır. Örneğin bir kimse cinsel istismar suçundan 10 yıl hapis cezası alacaksa ve yukarıda yer alan fiillerden birini işlemek suretiyle eylem gerçekleştirmişse, 15 yıl hapis cezası alacaktır.

DİKKAT: Cinsel istismarın vücuda organ veya bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, 16 yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun 12 yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza 18 yıldan az olamaz.

Cinsel İstismar Suçunun İspatı ve Çocuğun Beyanı

Cinsel istismar suçunun ispatı son derece zordur. Çünkü cinsel suçlar genellikle toplumdan uzak, izole veya gizli şekilde işlenen suçlardır. Dolayısıyla bu suçlardan mağdur olan bir kimsenin bu suçu ispat etmesi de zor olmaktadır.

Aynı şekilde her ne kadar şüpheden sanık yararlanır ilkesi bulunsada bu suçtan sanık olarak yargılanan kişinin de kendisini aklaması zor olmaktadır. Zira yaşanmamış bir olayın ispatı mümkün olmamakla birlikte beyan dışında olaya işaret eden hususlar da tam olarak ispata elverişli değildir.

Tüm bu sebeplerden ötürü cinsel istismar davalarına hem çocuk hem de sanık ispat konusunda pek çok zorlukla karşılaşmaktadır.

Bu kapsamda çocuğun cinsel istismarı suçu davalarında genellikle eldeki tek delil çocuğun beyanı olmakta, istisnai olarak tanık delilleri de bulunmaktadır. Dolayısıyla yargılamalar genellikle çocuğun beyanı ve beyana ilişkin yan delillerin değerlendirilmesi yoluyla yapılır.

Ancak bu tip durumlarda ortaya, çocuğun zihinsel-psikolojik durumu, ailesinin-akrabalarının baskısı, toplum baskısı, yaşı, gelişkinlik seviyesi, korkması, olayları tam ve net hatırlaması, olayları abartıp abartmadığı, intikam almak istemesi, kendisini aklamak isteyerek olayın bazı kısımlarını yanlış aktarması gibi her türlü ihtimal dikkate alınmalıdır. 

Zira bu tür durumlar çocuk üzerinde ciddi baskı oluşturmaktadır. Yargılama için son derece tehlikeli olan bu durum hem mağdur olan çocuğa hem de sanığa zarar verebilecektir.

Yargıtay da bu sebeplerle doğrudan çocuğun beyanına yönelik hüküm kurulmaması gerektiği ve her somut durumun kendi şartları içinde bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği yönünde görüş belirtmektedir.

Yargıtay’a göre çocuğun beyanının değerlendirilmesi için yaptığı araştırmalar temel olarak şu şekildedir:

  • Çocuğun veya ailesinin şikayette bulunma süresi, (Yargıtay 14. C.D., E. 2016/12325 K. 2017/1430 K., T. 20.3.2017),

  • Çocuk ve sanığın suçtan önceki iletişimi, (Yargıtay Ceza Genel Kurulu., E.2012/2- 1498, K.2014/188 K., T. 15.04.2014),

  • Çocuk ve sanık arasında husumete ya da iftiraya sebep olacak olayların olup olmadığı (Yargıtay 9.Ceza Dairesi., E. 2022/15078 K. 2023/3053 K., T. 11.5.2023),

  • Çocuğun beyanlarında tutarsızlıklar olup olmadığı, (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2022/405 K. 2022/789, k.t. 8.12.2022),

  • Çocuğun beyanların hayatın olağan akışına uygunluğu, (Yargıtay Ceza Genel Kurulu,, E. 2022/405 K. 2022/789, k.t. 8.12.2022),

  • Mağdurun direnme imkânını kullanıp kullanmadığı (Yargıtay 5.C.D., E.2007/11586, K.2008/161, k.t.22.01.2008).

Cinsel İstismar Şikayete Tabi mi?

Cinsel istismar şikayete tabi değildir. Cinsel istismarın şikayete tabi olduğu tek husus, sarkıntılık düzeyinde kalan cinsel istismarda suçun failinin çocuk olması halinde mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetinin gerekli olmasıdır.

Cinsel istismar suçunda özellikle ceza hukukunun usuli işlemlerinin doğru şekilde yapılması, gerekli delillerin usulüne uygun olarak toplanması ve etkin bir savunma yapılması önemlidir. Bu anlamda sürecin başından itibaren alanında uzman bir ceza hukuku avukatına danışılması önerilir.

Cinsel İstismar Suçu Zamanaşımı Süresi

Cinsel istismar suçu zamanaşımı süresi 15 yıldır. Bu süre suçun üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenmesi hâlinde, çocuğun on sekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlayacaktır.

Yukarıda yer verilen zamanaşımı süresi cinsel istismar suçunda temel zamanaşımı süresidir. Ancak ceza kanunlarımıza göre Suçun niteliğine ve sanığın 18 yaşından büyük olup olmamasına göre farklı zamanaşımı süreleri bulunmaktadır. Buna göre zamanaşımı süreleri şunlardır:

  • 20 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda 20 yıl,

  • 5 yıldan fazla ve 20 yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda 15 yıl,

  • 5 yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda 8 yıl,

  • Eğer fail 18 yaşını tamamlamamışsa, olağan zamanaşımı süresi 20 yıl, kesintili zamanaşımı süresi 30 yıl,

  • 15-18 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuklar bakımından olağan zamanaşımı süresi 13 yıl 4 ay, kesintili zamanaşımı süresi 20 yıl,

  • 12-15 yaş grubunda suça sürüklenen çocuklar bakımından olağan zamanaşımı süresi 10 yıl, kesintili zamanaşımı süresi 15 yıldır.

Sonuç

Çocuğun cinsel istismarı suçu, kanunlarımızda cinsel bütünlüğe karşı işlenen suçlar arasında düzenlenmiştir. Bu suç meydana geldiğinde veya suç şüphesi ortaya çıktığında; cezanın yüksek oranlarda belirlenmiş olması, ispat zorluklarının bulunması, ceza muhakemesi hukuku ve genel hükümlere dair bilgi ve deneyim sahibi olunmasının gerekliliği gibi sebeplerle alanında uzman bir ceza hukuku avukatına danışılarak hareket edilmesi önerilir.