ESTETİK AMELİYAT DAVALARI (ESTETİK AMELİYAT TAZMİNATI)

Estetik ameliyat davaları, hatalı tıbbi uygulama nedeniyle hastada meydana gelen olumsuz sonuçların tazmin edilmesi amacıyla açılan davalardır. Estetik ameliyat davaları uygulamada estetik ameliyat tazminat davaları olarak da bilinir. Bu dava ile hasta, maddi ve manevi tazminat haklarının tamamını talep edebilir.

Yazımızda estetik ameliyat davalarında talep edilebilecek tazminat türleri incelenmiş ve sonrasında Örnek YARGITAY kararlarına yer verilmiştir. Bu anlamda örnek kararlarımızın ve tazminat türlerinin dikkatlice okunmasını tavsiye ederiz.

Estetik Ameliyat Davaları Nedir?

Estetik ameliyat davaları, hatalı estetik tıbbi müdahale nedeniyle hastanın bedeninde meydana gelen olumsuz sonuçların tazmin edilmesi için açılan dava türüdür. 

Estetik ameliyat davaları genellikle burun ve kulak ameliyatlarında gündeme gelmektedir. Bu kapsamda uygulamada genellikle karşılaşılan hatalı uygulamalar şunlardır:

  • Yapılan burun ameliyatları sonrasında hastaların burnunun düşmesi, 

  • Estetik yapılan bölgenin, estetik bir görünümden çok uzak olması, 

  • Sıkılaştırma-germe-yağ aldırma(liposuction) gibi ameliyatlar sonucunda vücudun olumsuz tepkiler vermesi veya estetikten çok uzak bir görünüme kavuşması,
  • Ameliyat sonrası süreçte zaman geçmesine rağmen burnun ya da ameliyat edilen bölgenin bir türlü istenen şekle gelmemesi,

  • Ameliyat edilen burun bölgesi dışında yüzün çeşitli yerlerinde kötü görünüm oluşması, Ameliyat sonrası, hekim tarafından taahhüt edilen görüntüden çok uzak bir sonuç ortaya çıkması.

Burun ameliyatı (rinoplasti ameliyatı) mağduruysanız, konu özelinde ayrıntılı bilgi için tıklayabilirsiniz: “burun estetiği mağdurları (ne yapılmalı?)

Estetik Ameliyat Davalarında Hastanın Talep Edebileceği Tazminat Türleri

Estetik ameliyat davalarında hastanın talep edebileceği tazminatlar şunlardır:

  • Maddi tazminat,

  • Manevi tazminat

  • Tedavi giderleri,

  • Kazanç kaybı,

  • Çalışma gücünün azalması veya yitirilmesi,

  • Ekonomik geleceğin sarsılması.

Maddi Tazminat, Tedavi Giderleri, Kazanç Kaybı, Çalışma Gücü Kaybı ve Ekonomik Geleceğin Sarsılması Tazminatı

Estetik ameliyat davaları kapsamında maddi tazminat, temel olarak hukuka aykırı sonuç doğuran estetik işlem nedeniyle meydana gelen zararların tazmini için ödenmesi gereken karşılıktır. Bu kapsamda maddi tazminat içerisine, tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücü kaybı ve ekonomik geleceğin sarsılması tazminatı girmektedir.

Bedensel zarar, hatalı estetik tıbbi müdahalenin neden olduğu maddi olumsuz sonuç olduğundan, bu durum işlemler tazmin edilmesi gereken bedensel zarar kapsamındadır. Bu noktada hasta, ek tedavi, ameliyat masraflarını ve meydana gelen cismani zarar için tazminat talep edebilecektir.

Kazanç kaybı, hatalı estetik tıbbi müdahale nedeniyle kişinin yaşamında doğrudan bu operasyon nedeniyle kazanç kaybına yol açan bir durumun varlığı halinde talep edilebilir. Yani kişinin elde etmesi muhtemel kazançlarını elde edememesinin karşılığı olarak alınacak tazminattır.

Çalışma gücü kaybı, hatalı estetik tıbbi müdahale nedeniyle kişinin çalışamaması nedeniyle mahrum kaldığı işgücü kaybını ifade etmektedir. Bu çerçevede talep edilebilecek bir baka tazminat türü de çalışma gücü kaybı tazminatıdır.

Ekonomik geleceğin sarsılması, hatalı estetik tıbbi müdahale nedeniyle kişinin geleceğini doğrudan etkileyen bir sonuç ortaya çıktığı hallerde gündeme gelir. Özellikle bu müdahale nedeniyle kalıcı bir iz ya da kalıcı başkaca bir olumsuz görüntü bulunuyorsa ekonomik geleceğin sarsıldığından bahsedilebilecektir.

DİKKAT: Estetik ameliyat davalarında yukarıda sayılan tazminat türleri için bilirkişi marifetiyle hesaplamalar yapılmakta ve ayrıntılı raporlar hazırlanmaktadır. Genellikle mahkemeler de alınan bilirkişi raporlarına göre hüküm kurmaktadır. Bu doğrultuda alınan raporlarının usulüne uygun olarak tanzim edilip edilmediği ya da doğruluk payı gibi ölçütlerin mutlaka hasta ve avukatı arasında sağlıklı bir şekilde tespitinin yapılması gerekir.

Manevi Tazminat

Manevi tazminat, estetik ameliyat davalarında bedensel bütünlüğünün zarar görmesi nedeniyle, zarar görenin şuanki yaşamı ve geleceği çerçevesinde duyduğu elem, keder ve üzüntünün karşılığı olarak belirleyeceği tazminat türüdür.

Estetik ameliyat davalarında, ağır bir bedensel zarar veya ölüm varsa zarar görenin yakınları da manevi tazminat talep edebilir. 

Ücretsiz Tedavi İsteme Talebi

Esasen kanunlarımıza göre estetik ameliyat mağdurlarından olan hastanın, aşırı bir masrafı gerektirmediği hallerde, bütün masrafları hekime ait olmak üzere, estetiğin ücretsiz onarılmasını isteme hakkı vardır. 

Uygulamada genellikle burun ameliyatlarında bu duruma revizyon ameliyatı adı verilmektedir. Ancak genelde hekimler bu ameliyatın masrafının yüksek olduğunu söyleyerek hastalardan ücret talep etmektedir. Ayrıca bu talep yine hatalı estetik ameliyat yapan doktorun kendisine yönetilmektedir. Dolayısıyla bu yolun seçilmesi tavsiye edilememektedir.

Estetik Ameliyat Davalarında Hekim ve Hasta Arasındaki Sözleşmenin Niteliği

Estetik ameliyat davalarında hekim ve hasta arasında hem vekalet sözleşmesi hem de eser sözleşmesi bulunmaktadır. Uygulamada ise Yargıtay’a göre estetik ameliyatlarda hekim ve hasta arasındaki sözleşme, genellikle eser sözleşmesi olarak kabul edilmektedir. 

Estetik ameliyatların eser sözleşmesi olarak kabul edilmesinin en temel sonucu, hekimin müdahale sonrasında hastaya sonuç taahhüdünde bulunmasıdır. Bu durum hekimin sorumluluğunu artıran bir durumdur. Çünkü hekim, estetik ameliyat öncesi ve sonrasına dair bir

Zira estetik dışındaki tıbbi müdahaleler vekalet sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilir ve hekimin sorumluluğu bir sonuç taahhüt edilmediğinden daha azdır.

Estetik Ameliyat Davaları Örnek YARGITAY Kararları:

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Kararı:

“hastanede … tarafından aynı seansta abdominoplasti, endoscopik idface lift, liposuçtion rinoplasti ameliyatı yapıldığı, …. tarihinde kontrol muayenesinde, sağ hafif derecede skleral show, abdomende seroma saptandığı, kişinin tedaviyi kabul etmediği, kurulca yapılan muayenesinde, saptanan inzisyon konumlarına göre kişiye orta yüz germe septorinoplasti ve mini abdominaplasti yapıldığının anlaşıldığı, bu ameliyatlardan sonra ameliyat bölgelerinde subjektif hissizlik yakınması olmasının yapılan ameliyatların doğal sonucu olarak kabul edildiği, (...) taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu ve yukarıda yapılan açıklamalar gözetildiğinde davacı yanın gerek burun gerekse yüz germe ve yağ dokusu alınması ile ilgili isteminin davalı doktor tarafından daha güzel bir görünüme kavuşturulacağı yönünde bir garanti verilmesi niteliğinde olduğu gözetildiğinde (…)” (Yargıtay 15. HD, 2018/5312 E., 2919/139 K. sayılı 14.01.2019 T.)

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Kararı:

“Taraflar arasında, davacının yüzünün görünümünün daha estetik bir hale gelmesi konusunda davalı doktor ile estetik operasyon için anlaşma yapıldığı ve davalı doktor tarafından uygulamanın gerçekleştirildiği; böylece, taraflar arasında eser sözleşmesi kurulduğu anlaşılmaktadır. Eser, yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleştirilen sonuçtur. Yüklenicinin eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmesi, davalı yüklenicinin hem sadakat hem de özen borcunu kapsar. Bu arada belli bir sonucun ortaya çıkması amaçlanır. Meydana getirilen eserin, iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde, sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulmuş olur. Bu bakımdan eserin fen ve sanat kurallarına uygun, iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması aranır. Aksi halde, eserin ayıplı olduğu kabul edilir. Ayıplı eseri meydana getiren yüklenici ise, ortaya çıkan ayıp ve eksikliklerden ayıba karşı tekeffül borcu sebebiyle sorumludur.” (Yargıtay 13. HD, 11.04.2016, 9077/5505)

Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin Estetik Operasyonlarında Eser Sözleşmesine ilişkin Yargıtay Kararı: 

“Dosya kapsamından estetik amaçlı ameliyat hususunda tarafların sözleştikleri anlaşılmaktadır. Tarafların sözleşme yapmaktaki asıl amaçları belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. O halde taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesi ilişkisidir. Yüklenici eseri fen ve sanat kurallarına uygun, iş sahibinin beklentilerini karşılar şekilde yapmalıdır.  Yüklenici eserdeki ayıp ve eksikliklerden ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca sorumludur. Somut olayda, ameliyattan istenen sonuç alınamamıştır.” (Yargıtay 15. HD,  7988/3417 sayılı, 8.06.2006 T.)

DİKKAT: Eğer salt tedavi amaçlı bir estetik müdahale varsa, örneğin kaza, yanık vb. Gibi durumların düzeltilmesi amaçlanıyorsa bu defa bir sonuç vaadedilmesi söz konusu olmadığından vekalet sözleşmesi hükümleri uygulanır. Dolayısıyla bu tip bir durumda hekimin sorumluluğu sadece gerekli dikkat ve özeni göstererek tıbbi müdahaleyi yapmak olacaktır. 

Estetik Ameliyat Davalarında Komplikasyon

Estetik ameliyat davalarında, tıbbi müdahale kapsamında öngörülemeyen, öngörülse de önlenemeyen, önlemler alınsa dahi ortaya çıkan olumsuz sonuç, izin verilen risk komplikasyon olarak tanımlanır. Özetle komplikasyon, tıbbi müdahalede her türlü özenin gösterilmesine rağmen hastanın kendi vücudunda oluşan olumsuz durumdur. Dolayısıyla komplikasyonun varlığı durumunda hekimin sorumluluğu bulunmamaktadır.

DİKKAT: Bir estetik ameliyat sonucunda, estetik ameliyat mağdurlarının öne sürdüğü olumsuz sonuçların hekimler ya da hastaneler tarafından olası komplikasyon olarak nitelendirilmesi mümkündür. Ancak hasta aynı kanaatte değilse, bu beyana karşı dava açmakta serbesttir. 

Estetik Ameliyat Davalarında Hekimin Sorumluluğunu Azaltan ve Ortadan Kaldıran Haller

Estetik ameliyat davalarında, hekimin sorumluluğunu azaltan veya tamamen kaldıran haller de bulunmaktadır.

Hekimin sorumluluğunu azaltan hallere örnek olarak, estetik ameliyat sonucu ortaya çıkan kötü sonuçta hastanın veya üçüncü bir kişinin payının bulunması verilebilir. Bu noktada özellikle hastanın kendi eylemleri ile var olan zararı daha da fazlalaştırılması ile karşılaşılmaktadır.

Estetik ameliyat davalarında hekimin sorumluluğunu kaldıran hallere örnek olarak, hastanın ya da hekimin asla öngeremediği mücbir sebeplerin varlığı gösterilebilir.

Tüm bu hallerde zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurunun sorumluluğu azaltan bir sebep mi olduğu yoksa ortadan kaldıran bir sebep mi olduğu incelenmelidir.

Estetik ameliyat davalarında hekimin sorumluluğuna ilişkin ayrıntılı Yargıtay Genel Kurul Kararı:

“Ortak kusurun varlığı halinde, hakim, ortak kusurun tazminata etkisini başka bir anlatımla bunun bir tenkis sebebi mi, yoksa zarar ziyan hükmünden tamamen sarfınazar edilebilecek bir sebep mi olduğunu takdir edecektir. Hakim bu yolda takdir hakkını kullanırken hak ve adalete uygun sonuca varacak bir yol izlemelidir. Bunun için de, her şeyden evvel, maddenin amacının iyi bilinmesi gerekir. Maddenin bu amacı göz önüne alındığında; gerçek amacın ortak kusur halinde zararın bu kusura isabet payının indirilmesi olduğu; zarardan tamamen vazgeçilmesinin ise, istisnai bir durum olduğu kabul edilmelidir. İşte maddenin belirlenen bu amacı altında bir değerlendir me yapılırken, zarar verenin ve zarar görenin olay içindeki ortak kusurlu davranışlarının nedeni, çeşidi (kast-ihmal) ve zararlı sonuç ile birbirlerinin kusurlarına etki dereceleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu şekilde yapılacak bir değerlendirme sonucu olayda ortak kusurun etki ağırlığı o derece olmalıdır ki, zarar verenin hukuka aykırı davranışını (illiyet bağını) tamamen kesmemekle beraber, ikinci plana itsin;

istisnai amaç (tazminat hükmünden tamamen sarfınazar edilmesi) hak ve adalete uygun hale gelsin. Genellikle haksız fiilin kasten işlenmesi hallerinde; zarara etki ve ağırlığı ne olursa olsun ortak kusur, tazminattan tamamen sarfınazar edilmesini gerektirmemektedir. Zira, zarar verenin kasti bir davranışının sonucu, meydana gelen zarardaki payını ikinci plana atabilecek, bir ortak kusurlu davranış olarak kabulü hak ve adalet duygularına uygun düşmeyecektir.

(...) Zarar görenin kusurlu davranışları derecesi açısından iki tür etki gösterebilir: zarar görenin kusuru ağır ise, bu durum illiyet bağını kesen bir sebeptir. Bu durumda, haksız fiilin illiyet unsuru gerçekleşmediği için sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Sorumluluğun koşulları gerçekleşmediğinde, tazminat gündeme gelmeyeceği için bundan indirim de söz konusu olmayacaktır. Zarar görenin kusurlu davranışları ağır nitelikte değilse, haksız fiil faili doğan zarardan sorumlu olacaktır. Ancak, bu durumda zarar görenin kusurlu davranışları hükmedilecek tazminat miktarının indirilmesine ya da tazminat isteminin tamamen reddine yol açacaktır. O halde, ortak kusur, haksız fiilde, zarar gören kişinin zararın doğumuna ya da artmasına neden olan kusurlu davranışlarını ifade eder. Zarar görenin ortak kusur teşkil eden davranışları, zararın doğumuna ya da artmasına ilişkin olabileceği gibi sorumlunun durumunu ağırlaştıran ortak kusur da olabilir.” (Yargıtay HGK, 2010/4-130 E., 2010/161 K.)

Sonuç

Estetik ameliyat mağdurları için açılan tazminat davalarında, hekimin hatalı tıbbi müdahalesi nedeniyle pek çok tazminat kalemi talep edilebilir. Ancak dava açılmadan önce mutlaka hukuka uygun şekilde kalem kalem hesaplama yapılmalı ve buna göre bir strateji izlenmelidir. Aksi halde meydana gelen zararın tam olarak tazmini imkansız hale gelecektir. Bu anlamda hem usuli işlemlerin kanuna uygun şekilde yapılması hem de tazminat hesabının uygun bir hesaplama ile belirlenmesi için alanında uzman bir avukata/hukuk bürosuna danışılması faydalı olacaktır.